![]() |
Stephen King Kemik Torbası |
“Bazen hayaletler yalnızca ölmez... Yazılmadan da gitmez.”
Stephen King, “Kemik Torbası” adlı romanında bu kez yalnızca dehşet değil, kayıp, yas, sanat ve sırlarla dolu bir geçmişin tortularını anlatıyor. Korkunun içindeki duygusal derinlik, bu kitabı klasik King hikâyelerinden ayırıyor.
Romanın başkahramanı, başarılı bir yazar olan Mike Noonan, karısını aniden kaybettikten sonra derin bir yaz sürecine girer. Ne yazabilir, ne konuşabilir... Hayat durmuştur. Ta ki, Maine’deki göl kenarındaki yazlık evlerine —Sara Laughs— dönmeye karar verene kadar.
Ama orası artık sessiz değildir. Rüyalar, fısıltılar, göl yüzeyinde yankılanan eski çığlıklar... Mike sadece kişisel yasını değil, bölgeye musallat olmuş karanlık geçmişi ve bastırılmış sırları da keşfetmeye başlar. Özellikle küçük bir kızı ve onun annesini koruma çabası, onu hem hayaletlerle hem de yaşayan kötülükle karşı karşıya getirir.
“Kelimeler iyileştirir sanmıştım... Meğer bazı yaralar kelimeye bile sığmazmış.”
Kemik Torbası, sadece bir korku romanı değil; bir adamın yıkılışının ve yeniden doğuşunun hikâyesi. King bu romanda, hem ruhsal hem doğaüstü gerilimleri ustalıkla harmanlıyor. Korku türünü sevenler kadar, duygusal derinlik arayan okurlara da hitap ediyor.