![]() |
Stefan Zweig Montaigne |
“Zindan karanlığında parlayan özgür bir ruhun portresi”
Stefan Zweig, bu kısa ama derin biyografik eserinde, yalnızca bir düşünürü anlatmaz; özgürlüğün, içe dönüşün ve insan olmanın ne demek olduğunu sorgular. Montaigne, yalnızca 16. yüzyılda yaşamış bir yazar değil, aynı zamanda Zweig’ın savaş, sürgün ve karanlıkla çevrili yaşamında tutunduğu bir ışık kaynağıdır.
Zweig, Michel de Montaigne’in sade ama derin düşünce dünyasını, kendi ruhsal buhranıyla iç içe geçirerek aktarır. Montaigne’in “kendini bil” felsefesi, Zweig için bir hayatta kalma yöntemine dönüşür. Çünkü bu eser, yalnızca Montaigne’in değil, aynı zamanda Zweig’ın kendi iç savaşıyla da yüzleşmesidir.
Yazar, Montaigne’i ne filozof olarak yüceltir, ne kuru bir tarihsel figür olarak anlatır. Onu yaşayan, düşünen, korkan ama yine de özgür kalan bir insan olarak sunar. Özellikle Avrupa'nın aklını yitirdiği II. Dünya Savaşı yıllarında kaleme aldığı bu metin, insanca kalmanın ne kadar zor ama bir o kadar da onurlu bir yol olduğunu gösterir.
“Montaigne’in dediği gibi: ‘En büyük şey, kendin olmaktır.’ Zweig içinse bu, hayatta kalmanın tek yoludur.”
Bu eser, sadece bir biyografi değil; Zweig’ın Montaigne aracılığıyla kendini anlattığı varoluşsal bir aynadır. Hem edebi hem felsefi açıdan doyurucu bir metin arayanlar için vazgeçilmez bir kitaptır.