![]() |
Jokha Alharthi Turunç Ağacı |
Gölgeler altında sessizce çiçeklenen hafızalar…
Akşam serinliği yavaşça avluya sızıyordu. Turunç ağacının dalları gölgesini gümüş çizgilerle duvara düşürüyordu. Rojen, çırılçıplak ayaklarıyla taş zeminin serinliğini hissediyor; dalga gibi gelen bir sükûnet içinde duruyordu.
Gözleri, turuncu çiçeklerin arasında kaybolmuştu – her bir tomurcuk, geçmişte yaşanan anıların titrek yansıması gibiydi. Bir zamanlar orada çocukken saklardı düşlerini; şimdi ise anılarını fısıldıyordu dalga dalga.
Tam o sırada, hafif bir esinti geldi ve yapraklar hışırtıyla karşılık verdi. Bu, bedeni değil ama ruhu titretti; çünkü her hışırtı, Rojen’in içindeki soruları uyandırıyordu: “Nerede yanlış yaptım?”, “Hangi yol beni ben yapan anlara bağlar?”
Rojen düğümlenmiş parmaklarını açarak havaya kaldırdı; turuncu çiçeklerin tozunu avuçlarından düşürüyormuş gibiydi. Ve bir tebessüm belirdi yüzünde – hem vedayla, hem hatırayla dolu.
Turunç ağacı gölgesine saklanmıştı, ama tohumlarını her insana, her anıya dağıtmıştı. Rojen, o anda, küçük bir şey fark etti: “Belki de en derin kökler sessizce en güçlü bağları kurar.”