![]() |
Ayfer Kafkas Kayıp Ruhun Zindanı: Esrarname 2 |
Gölgelerle örülü bir labirentin içine doğan sırrın kıyısında…
Soğuk taş duvarların arasında yankılanan ayak sesleri, Elif’in kalbinde hızlanan bir ritim oluşturuyordu. Avludan içeri sızan loş bir ışık, duvarlardaki karanlık yazıtları neredeyse görünmez hale getiriyordu. Her adım, ruhunun derinliklerinde bir kilit daha açıyordu — ama anahtarı nerede bulacağı muammaydı.
O an duvarda beliren o eski sembolü gördü: uçsuz bucaksız bir yılan, kuyruğunu ağzına dolamış, sonsuzluğu kucaklıyordu. Elif’in parmakları titredi; çünkü bu sembol, Esrarname’nin lanetli sayfasında geçen işaretti: “Ruh döngünün eşiğindedir.”
Güçlü bir esinti, içeriden gelen bir fısıltıyı taşıdı: “Ruhunu teslim et ya da sonsuza dek kaybol…”
Elif durdu. Ellerini açtı ve fısıltıya karşılık verdi: “Ben bu labirentin esiri değilim.”
O anda labirentin derinliklerinden gelen tiz bir çığlık, duvarları sarstı; taşlar çatırdadı. Zemindeki gölge, kendi kopyası gibi hareket etmeye başladı. Elif, gölgeye bakıp kendi sesini duydu: “Sen kimsin?”
Gölge durdu. Yavaşça, sert bir tonla yanıt verdi: “Ben senin içine işleyen korkularındayım. Kaçamazsın.”
Elif, ayağa kalktı, gölgesine doğru birkaç adım attı. Gölgede saklanan o bilinmeyene meydan okuyordu: “Korku yalnızca karanlığın adı. Ruhumun zindanıysa, ben kendi gardiyanıyım.”