![]() |
Tom Baker Domuzları Tekmeleyen Çocuk |
“Karanlık bazen masumiyetin içinde filizlenir; çünkü şeytan hep sevimli bir çocuk maskesi takar.”
İngiliz televizyonunun renkli simalarından Tom Baker, kalemini eline aldığında kimse ondan bir çocuk romanı kisvesi altında böylesine gotik ve kara mizah dolu bir anlatı beklemiyordu. Ancak Domuzları Tekmeleyen Çocuk, sıradan bir çocuk hikâyesi değil; insan doğasının karanlık kıyılarına sürülen absürt bir masaldır.
Başkahraman Robert Caligari, dışarıdan bakıldığında tertipli, sessiz bir çocuk gibi görünür. Ancak bu suskunluk, içinde büyüyen bir hiddeti gizler: nefret, intikam ve anlamsız bir öfke. Robert, domuzları tekmelemekten keyif alan biridir – ve bu sıradışı eğilim, zamanla içindeki karanlığın yalnızca başlangıcı olur.
Baker, metnini hem bir çocuk kitabının naifliğine hem de bir gotik korku romanının acımasızlığına yaslayarak yazar. Bu karşıtlık, okura rahatsız edici bir lezzet sunar. Sayfalar ilerledikçe hikâye; masumiyetten sadizme, meraktan deliliğe sürüklenir. Her yeni karakter, İngiliz taşra kasabasının içindeki çürümüş yapının bir sembolüdür.
Romanın dili ironik, mizahı serttir. Gülümsetirken mide burkan sahnelerle, Baker aslında şunu sorar: Kötülük doğuştan mı gelir, yoksa biz mi onu büyütürüz? Robert, bu sorunun canlı bir cevabıdır.
Domuzları Tekmeleyen Çocuk, kısa ama etkili, kara mizahın sınırlarını zorlayan ve bir çocuğun gözünden topluma tutulmuş rahatsız edici bir aynadır. Masalların huzur değil, bazen kabus da olabileceğini hatırlatan, sıra dışı bir edebi yolculuktur.