Nazlı Eray Ayışığı Sofrası

Turalll

Nazlı Eray Ayışığı Sofrası

Nazlı Eray Ayışığı Sofrası


O gece, Tünel’in ucundaki eski apartmanın çatı katında kuruldu o tuhaf sofra. İstanbul, yazla sonbahar arasında sıkışmış gibiydi; rüzgâr, Boğaz’dan gizli gizli gelen anıları taşıyordu. Masada, zamanın dışından gelmiş yüzler vardı: biri 1920’lerden bir şair, diğeri 1970’lerden düşmüş bir devrimci. Aralarında bir de hayalet gibi duran, gözleri dolunayın yansımasında parlayan kadın: Rüya.

Ben, sadece izliyordum. Ne konuşuyorlar tam anlayamıyordum ama sesler, kelimelerden çok hislerle dokunuyordu kalbime. Sanki geçmişin kırık aynalarından geçerek bugüne ulaşmışlardı. Nazlı Eray’ın hikâyelerinde olduğu gibi, gerçek ile hayal birbirine karışmış, mantık kapının dışında kalmıştı.

Ay, sessizce tanıklık ediyordu her şeye. O sofrada hayat yoktu belki ama yaşamın başka bir hali vardı: düşlerle, yarım kalan aşklar ve eski İstanbul’un gölgeleriyle örülü bir hal.

Birden masa kayboldu. Konuklar rüzgâra karıştı. Geriye sadece ben ve dolunay kaldı. Ve belki de artık ben de o sofranın bir parçasıydım.


Ayışığı Sofrası PDF
Ayışığı Sofrası EPUB

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)